En İlgi Çekici Hack Olaylarından 10 Tanesi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte, internet dünyasında kötü niyetli amaçlar güdenler tarafından gerçekleştirilen hack olayları da artış göstermiştir. Bu olaylar bazen bireysel kullanıcılar tarafından gerçekleştirilirken bazen de devletler arası çatışmalarda bir silah olarak kullanılmaktadır.

Biz de bu yazımızda, tarihte unutulmayan ve teknoloji dünyasını sarsan en çarpıcı 10 hack olayına yer verdik. Başlıca ele aldığımız olaylar arasında Yahoo’nun 3 milyar kullanıcısının bilgilerinin çalındığı skandal, ABD mağazalar zinciri Target’ın 110 milyon müşterisinin kredi kartı bilgilerinin çalındığı hack olayı, Sony Pictures’in Kuzey Kore tarafından hacklenmesi sonucu ortaya çıkan hassas bilgi skandalı gibi olaylar yer almaktadır.

  • Mavi Balina
  • Equifax
  • Yahoo
  • Hacktivistler
  • Rusya
  • Target
  • Sony Pictures
  • Guardians of Peace
  • Stuxnet
  • NotPetya
  • Heartbleed
  • Cambridge Analytica
  • Trump Kampanyası
  • WannaCry
  • JPMorgan Chase
  • Paikarim

Bu olaylara dikkat çekmek ve insanlara bilinçlenme sağlamak amacıyla bu yazıyı kaleme aldık. İnternet dünyasında kişisel verilerimizin korunması ve güvenliği oldukça önemlidir. Internet kullanıcılarının güçlü şifreler kullanmaları veya iki faktörlü kimlik doğrulaması yapmaları, bu olayların önlenmesinde önemli bir rol oynayabilir.

Mavi Balina

Mavi Balina, son yılların en korkunç ve ürkütücü olaylarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu hack olayı, gençleri etkisi altına alarak ölüme teşvik etme yoluyla gerçekleşti. Dünya genelinde yayılan bu olay, gençlerde endişe ve panik yaratmıştı.

Mavi Balina, kurbanlarının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan bir internet fenomeni olarak adlandırılıyor. Oyun süresince, gençlerin psikolojik durumlarına odaklanılarak, onları yavaş yavaş intihara sürükleyen görevler veriliyor. Bu görevler, genellikle yaralanma, açlık ve uyku yoksunluğu gibi şeyleri içeriyor.

Mavi Balina
  • Gençleri ölüme teşvik ederek gerçekleştirildi.
  • Gençlerin psikolojik durumlarına odaklanarak, onları yavaş yavaş intihara sürükleyen görevler verildi.
  • Dünya genelinde yayıldı ve gençlerde endişe ve panik yarattı.

Mavi Balina, adını en büyük balina türlerinden birinden almıştır. Bu başlık, oyunun son görevi olan kendini öldürmeyle ilgilidir. 50 gün boyunca süren bu oyun, ilk olarak Rusya’da ortaya çıktı ve ardından dünya genelinde hızla yayıldı.

Mavi Balina oyunu, gençlerin yanı sıra yetişkinlerin de ilgisini çekti. İnternetin yaygın olduğu her yerde görülebilen bu hack olayı, yetkililerin dikkatini çekti ve önlemler alınmasını gerektirdi.

Equifax

Equifax, Amerika’daki en büyük kredi raporu şirketlerinden biridir. Ne yazık ki, 2017 yılında şirket, 143 milyon müşterisinin bilgilerinin çalındığı bir hack olayı yaşadı. Bu hack olayı, bugüne kadar tarihteki en büyük veri hırsızlıklarından biri olarak kaydedildi.

Equifax, kişisel bilgileri, kredi kartı numaraları, doğum tarihleri ve sosyal güvenlik numaraları gibi hassas bilgileri barındıran bir raporlama şirketidir. Bu nedenle, Equifax hack olayı sonucu çalınan bilgilerin tamamı, güvenlik açığına maruz kalan müşteriler için bir felaket olmuştur.

Şirketin ilk açıklamalarında, Equifax yetkilileri olayın 143 milyon müşterinin etkilendiğini söyledi. Ancak daha sonra yapılan açıklamalarda, bu sayının daha da yüksek olduğu ortaya çıktı. Equifax, müşterilerinin kendileriyle ilgili bilgilerinin nasıl çalındığı konusunda detaylı bir açıklama yapmadı.

Equifax Hack Olayının Sonuçları:
– 143 milyon müşterinin bilgileri çalındı
– Şirket, müşterilerine hatanın farkında olmaları için 6 hafta bekledi
– Şirket hisseleri, olayın ardından %33 düştü

Equifax hack olayı sonrasında, şirketin işleyişine dair birçok sorun ortaya çıktı. Şirket, müşterilerine hatayı fark etmeleri için 6 hafta bekledikten sonra olayı açıkladı. Ayrıca, Equifax hisseleri, olayın ardından %33 değer kaybetti. Olayın ardından şirket, savcılar, tüketiciler ve devlet yetkilileri tarafından soruşturma altına alındı.

Equifax hack olayı, kişisel bilgilerimizin ne kadar güvende olduğuna dair endişelerimizi bir kez daha artırdı. Özellikle, hassas bilgilerimizi taşıyan şirketlerin güvenlik sistemlerinin ne kadar sağlam olduğu önem kazandı. Bu hack olayıyla birlikte, birçok şirket müşterilerinin bilgilerini güvence altına almak için daha yoğun çalışmalara başladı.

Yahoo

Yahoo, 2013 ve 2014 yıllarında birçok kullanıcısının bilgilerinin çalındığı büyük bir hack olayı yaşadı. Bu olay sonucunda 3 milyar kullanıcının kişisel bilgilerinin, e-posta adreslerinin, şifrelerinin ve telefon numaralarının çalındığı ortaya çıktı. Yahoo, ilk başta yalnızca 1 milyon kullanıcının etkilendiğini açıklamıştı; ancak daha sonra gerçek rakamın çok daha fazla olduğu ortaya çıktı.

Bu olayın, kullanıcılarının bilgilerini çalan “tiyatrolar topluluğu” olarak bilinen bir hacker grubu etkili oldu. Olayın ardından, FBI olayın arkasında Rusya’nın olduğunu ortaya çıkardı.

Yahoo, bu hack olayları nedeniyle birçok kullanıcısını kaybetti ve şirketin itibarı büyük ölçüde zarar gördü. Bu olaylar, internet güvenliği konusundaki tartışmaları da körükledi ve şirketlerin kişisel bilgileri nasıl koruyacakları hakkındaki soruları da beraberinde getirdi.

Hacktivistler

Yahoo’un 2013 ve 2014 yıllarında yaşanan hack olaylarında, kullanıcıların verilerinin çalınması için “tiyatrolar topluluğu” olarak bilinen bir hacker grubu etkili oldu. Bu grubun, hack olaylarından önce, Yahoo’nun kullanıcı gizliliğini ihlal ettiğine dair pek çok iddiası vardı. Grup, Yahoo’nun kullanıcı gizliliğini koruyamadığını göstermek için bu hack olaylarını gerçekleştirdiğini iddia etti.

Bu hack olayları sırasında çalınan bilgiler, kullanıcıların kişisel bilgileri, e-posta adresleri ve şifreleri, telefon numaraları ve hatta güvenlik sorularına kadar giden ayrıntılarını içeriyordu. Hacktivistlerin amacı, Yahoo’nun gizlilik politikasının zayıflığını göstermekti. Bu nedenle, bu olay kullanıcıların güvenliği konusunda büyük bir endişe yarattı ve internet şirketleri için de ciddi konulara dair uyarılarda bulundu.

MAKALE
Website Güvenlik Açıkları ve Nasıl Önlenirleri

Bu hack olayının ardından, Yahoo, güvenlik önlemlerini arttırdı ve kullanıcılarının verilerinin daha güvenli bir şekilde saklanmasını sağlamak için çalışmalar yaptı. Ancak bu olay, internet kullanıcılarının gizlilik konusunda farkındalık seviyesini arttırdı ve internet şirketlerinin veri koruma politikalarının daha sıkı hale gelmesine sebep oldu.

Rusya

2014 Yahoo hack olayının ardından, FBI olayın arkasında Rusya’nın olduğunu ortaya çıkardı. Bu hack olayında, 3 milyar Yahoo kullanıcısının bilgileri çalındı. FBI, olayı araştırırken, Rus istihbarat servisi FSB’nin hack olayının arkasında olduğunu iddia etti. Bu olay yalnızca Yahoo kullanıcılarını değil, aynı zamanda internetteki diğer sitelerin kullanıcılarını da etkileyebilir. Bu hack olayı, sadece kişisel bilgilerin değil, finansal ve hassas bilgilerin de tehlikeye atılabileceğini ve siber saldırıların devletler arası bir boyutu da olduğunu ortaya koydu.

Target

Target, ABD’deki en büyük mağaza zincirlerinden biridir ve 2013 yılında büyük bir hack olayı yaşamıştır. Bu hack olayı sonucunda, 110 milyon masum kullanıcının kredi kartı bilgileri çalınmıştır.

Hacker’lar Target’in ödeme sistemlerini hedef almış ve hackleme işlemini gerçekleştirmişlerdir. Bu hack olayı sonrasında, hacker’lar ödeme sistemleri ile ilgili giriş bilgilerini ele geçirmiş ve böylelikle müşterilerin kredi kartı bilgilerine erişebilmeyi başarmışlardı.

Target, yaşanan hack olayı sonrasında müşterilerden gelen şikayetlerle karşı karşıya kalmıştır. Olayın ortaya çıkmasıyla birlikte teknoloji dünyası hack olaylarının artabileceği konusunda uyarılmıştır.

Target, bu olayın ardından güvenlik önlemlerini arttırmış olsa da, olayın yarattığı etkiler uzun süre devam etmiştir. Bu şekilde yaşanan hack olayları da gösteriyor ki, güvenlik önlemlerinin ne kadar önemli olduğu.

Sony Pictures

Sony Pictures, popüler Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’u hedef aldıkları bir komedi filmi planladığı için ünlendi. Bir grup Kuzey Kore hacker’ları, 2014 yılında şirketi hackleyerek, çalışanlarının özel e-postaları ve diğer hassas bilgileri ifşa etti. Sızıntıda, Brad Pitt, Angelina Jolie, Cameron Diaz, Judd Apatow ve diğer ünlülerin kişisel bilgileri, maaşları, hatta bazı filmlerin senaryoları dahil birçok özel doküman bulunuyordu.

Filmin adı “The Interview” idi ve Gizli Servis tarafından bir suikast planlamakla suçlanan bir televizyon sunucusunu ve onun yapımcısını konu alıyordu. Kuzey Kore hedefi, filmin gösterimini engellemekti. Sızdırılan dosyalarda, hacker’lar şirketle ilgili diğer bilgileri de açığa çıkardılar ve şirketi yetkililerle ilgili olası skandallara karşı savunmasız bıraktılar.

Olay, Sony Pictures’ın film sektöründeki etkisini de ortaya koydu. Yayınlandığı gün, The Interview filminin internet ücretli izlenimleriyle 15 milyon dolar ve sinema izlenimleriyle 2,8 milyon dolar elde edilmişti. Ancak, Kuzey Kore hacker’larının etkisi nedeniyle, Sony Pictures’ın çevrimiçi kanallar üzerinden film izleme kârı artmadı.

Guardians of Peace

Sony Pictures hack olayı, 2014 yılının sonlarına doğru gerçekleşti. Bu olayın arkasında, Kuzey Kore hükümetine bağlı Guardians of Peace adlı bir hacker grubunun olduğu iddia edildi. Bu grup, Sony’nin CEO’sundan e-posta ve belgeleri çalmış, ele geçirdiği verileri sızdırmış ve şirketin bilgisayar altyapısında büyük hasara neden olmuştu. Guardians of Peace, hacklenen veriler arasında Sony’nin ticari sırları, mali planları ve çalışanların kişisel bilgileri de dahil olmak üzere birçok hassas bilgiyi ele geçirdi.

Bu hack olayı, Kuzey Kore’nin öfkesini çeken bir film olan The Interview’in yayın tarihine yakın bir zamanda gerçekleşti. Film, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’u alaya alıyordu. Bu da hack olayının arkasındaki motivasyonu açıklıyor olabilir. Olaydan sonra, film yayınlanmadı ve Sony, hem finansal hem de itibar kaybı yaşadı.

Guardians of Peace, hack olaylarında politik ve hükümet amaçlarına hizmet eden hacktivist gruplarına örnek bir örnek teşkil ediyor. Bu olay, şirketlerin siber güvenlik önlemleri almaları gerektiğinin ve siber saldırılara karşı kendilerini korumalarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

Stuxnet

Stuxnet, nükleer tesislerin hacklenerek etkisiz hale getirilmesi amacıyla tasarlanmış devletler arası bir hack olayıdır. Bu karmaşık virüs, ülkelere sızmak ve tesislerin kontrol sistemlerine gizlice girip manipülasyon yapmak için tasarlanmıştı.

Stuxnet’in hedefi, Iran’ın uranyum zenginleştirme tesisiyd. ABD ve İsrail’in birlikte geliştirdiği bu virüs, Facebook’un üyelerine gönderilen bir sosyal mühendislik teknikleri kullanarak üreme yaptı.

Bir kez sisteme girdikten sonra, Stuxnet, ülkenin atomik reaktörlerini etkisiz hale getirmek için tasarlanmıştı. İran, virüse karşı mücadele etmek için çeşitli anti-virüs yazılımları geliştirdi ancak Stuxnet bu önlemleri kolayca aştı ve birçok nükleer santralde ciddi hasarlar bıraktı.

Stuxnet, sadece nükleer tesislerin hacklenmesine öncülük etmekle kalmadı, aynı zamanda devlet destekli bir hack grubu olduğunu göstererek dünya genelinde hack olaylarının seyrini değiştirdi.

ABD ve İsrail

Bilimkurgu filmlerinden fırlamış gibi görünen Stuxnet, gerçek hayatta gerçekleşen bir hack olayı olarak tarihe geçti. İran’daki nükleer tesislerin hedef alındığı bu hack olayının arkasında ismi açıklanmayan ABD ve İsrail hükümetleri ve istihbarat birimleri olduğu düşünülüyor. Bu durum, devletler arası bir hack olayının ne kadar büyük bir etkiye sahip olabileceğini gösteriyor.

Stuxnet’in hedef aldığı hedefler arasında, İran’ın nükleer programının gizliliğini korumak ve nükleer tesislerin üretkenliğini düşürmek amaçlanmıştı. Bu hack olayı, sadece bilgisayar sistemleri üzerinde değil, gerçek dünya etkileri de yaratmıştı. Örneğin, İran’ın nükleer programından sorumlu olan bilim adamları hakkında casusluk faaliyetlerinde bulunulmuştu.

MAKALE
Hackerlık Sanatı Mı, Suç Mu?

Stuxnet, hem teknoloji dilinde hem de politika dilinde büyük bir etki yaratmıştı. Bu hack olayı, devletlerin birbirine karşı etkili saldırılar gerçekleştirebileceğini gösterdi ve uluslararası ilişkilerde önemli bir yer edindi. İlerleyen yıllarda, benzeri hack olayları görmemiz muhtemel. Bu nedenle, hem bireyler hem de kurumlar düzgün bir şekilde korunmak için uygun önlemler almalıdır.

NotPetya

2017 yılında dünya genelinde yayılmaya başlayan NotPetya, büyük bir siber saldırı olarak tarihe geçti. Hedefinde başta Ukrayna olmak üzere birçok ülke vardı. Bu saldırı sonucunda birçok şirketin bilgisayarlarına sızıldı ve sistemleri kilitleyerek büyük hasarlar bıraktı.

NotPetya saldırısı, bilgisayarları kilitleyen bir fidye yazılımıydı. Bu yazılım, birçok şirketin özellikle finansal işlemler ve veri depolama gibi hayati önem taşıyan işlemlerinin durmasına neden oldu. Bazı şirketler bu saldırı sonucunda çok büyük maddi kayıplar yaşadılar.

NotPetya saldırısı, birçok siber güvenlik uzmanı tarafından Rusya hükümeti tarafından gerçekleştirildiği iddia edilmişti. Ancak, Rusya bu iddiaları reddetti. Saldırı sonucunda birçok şirket, verilerini ve sistemlerini yeniden oluşturmak için büyük çaba harcamak zorunda kaldı. Bu olay, siber saldırıların ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.

Rusya

2017 yılında dünya genelinde büyük yıkıma neden olan NotPetya ransomware saldırısı sonrasında, araştırmaların sonucunda Rusya istihbaratı ve hacker grubu tarafından yapıldığı düşünülen saldırı, birçok ülkenin dikkatini çekti. Etkisini en yoğun şekilde Ukrayna’da gösteren bu saldırının, özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü siber savaşın bir parçası olarak tasarlandığı öne sürüldü.

NotPetya saldırısı, birçok küresel şirketi de etkilemişti. Hedeflenen şirketlerin başında Ukraynalı enerji şirketi Ukrayna Energo’nun yanı sıra, WPP adlı Londra merkezli reklam şirketi ve FedEx gibi büyük lojistik şirketleri de yer almaktaydı. Ancak araştırmaların sonucunda Rusya istihbaratının bu saldırının arkasında olduğu kesin olarak kanıtlanamadı.

Bununla birlikte, NotPetya saldırısı, nükleer santraller, havaalanları ve limanlar gibi altyapı sistemlerinin siber saldırılara açık olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekici bir örnek olarak öne çıkmaktadır. Uluslararası toplum, bu tür saldırıların önlenmesi için daha güvenli altyapı sistemleri oluşturulmasını ve uluslararası işbirliğinin artırılmasını talep etmektedir.

Heartbleed

Heartbleed, 2014 yılında keşfedilen bir hack olayıdır. İnternetin şifreleme sistemi OpenSSL’deki ciddi bir açığı kullanarak büyük bir güvenlik tehdidi yarattı. Bu açık, internet trafiğindeki bilgilerin gizliliğini korumak için kullanılan SSL/TLS protokolünün bir parçası olan Heartbeat özelliğindeki bir hata yüzünden oluştu. Hackerlar, sisteme kolayca sızarak özgün bilgileri ele geçirebildiler.

Heartbleed, internet güvenliği tarihindeki en ciddi olaylardan biri olarak kabul edilir. Bu açığın potansiyel olarak etkilediği web sitelerinin sayısı, güvenlik uzmanları tarafından milyonlarca olarak tahmin ediliyor.

OpenSSL’in açığından yararlanan hackerlar, hedefledikleri web sitelerindeki özgün bilgilere kolayca erişebiliyorlardı. Bu açık, doğrudan bankacılık, e-ticaret ve diğer online işlemlerde güvenliği riske atıyordu. Heartbleed’in etkileri, yaygın olarak kullanılan internet tarayıcılarını, sunucuları ve diğer internet bağlantılı cihazları da etkiledi.

OpenSSL

Heartbleed, internetin şifreleme sistemi OpenSSL’deki bir açığı kullanarak ortaya çıktı. Bu açık, hackerların şifrelenmiş internet trafiğindeki hassas bilgiye erişmelerine olanak tanıyordu. OpenSSL, açığın keşfedilmesinden sonra hızla bir güncelleme yayınladı ve birçok web sitesi de güvenliklerini sağlamak için OpenSSL’i güncelledi.

Heartbleed, dünya genelinde birçok web sitesindeki güvenlik açığına işaret ederek, internet kullanıcılarının siber saldırılara karşı daha dikkatli olmalarını sağladı. Bu olay, diğer şirketlerin ve kurumların da güvenliklerini gözden geçirmelerine neden oldu.

Cambridge Analytica

2018 yılında, Facebook kullanıcı verilerini hileli yollarla toplayan ve bu verileri çeşitli şirketlerin politik reklamcılık amacıyla kullanmasına izin veren Cambridge Analytica skandalı dünya çapında büyük bir tepki topladı. Skandalın patlak vermesiyle birlikte, Facebook’un veri gizliliği politikaları sorgulanır hale geldi.

Cambridge Analytica, özellikle ABD Başkanlık seçimlerinde etkili olmak üzere, çeşitli siyasi kampanyalar için profil oluşturma ve reklam hedeflemesi için Facebook kullanıcı bilgilerini toplamıştı. Bu bilgiler, kullanıcıların beğenileri, paylaşımları ve arkadaşları hakkında veriler içeriyordu.

Skandal, Facebook’un kullanıcı verilerinin nasıl kullanıldığı konusunda artan endişeleri ve teknoloji şirketlerinin veri gizliliği politikaları hakkında kamuoyu baskısını artırdı. Facebook, skandalın ardından kullanıcı verilerini daha sıkı bir şekilde kontrol edeceğini ve üçüncü taraf uygulamalarının erişimini sınırlandıracağını söyledi.

Trump Kampanyası

Cambridge Analytica skandalı, 2018 yılında günümüzün en büyük hack olaylarından biri olarak karşımıza çıktı. Şirket, Facebook profillerini izinsiz bir şekilde ele geçirerek kullanıcı verilerini topladı ve bu verileri siyasi kampanyalarda kullanmak üzere satışa çıkardı. Skandalın ortaya çıkması, şirketin faaliyetlerindeki etik olmayan uygulamaların açığa çıkmasına neden oldu.

Cambridge Analytica skandalı, özellikle Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri sırasında büyük bir tartışma yarattı. Skandalın patlak vermesinden sonra, şirketin Donald Trump’ın 2016 seçim kampanyasında önemli bir rol oynadığı iddia ediliyor. Cambridge Analytica, seçim kampanyasında kullanılan verileri toplayarak, Trump ve destekçilerinin seçmen davranışlarını analiz etmeye çalıştı.

MAKALE
En Son Hack Olayları Neler?

Skandalın ortaya çıkması üzerine, Facebook CEO’su Mark Zuckerberg ve Cambridge Analytica CEO’su Alexander Nix, Kongre’de ifade vermek zorunda kaldı. Ayrıca, şirketin faaliyetleri hakkında soruşturma başlatıldı. Cambridge Analytica’nın veri skandalı, internet güvenliği ve kullanıcı bilgilerinin korunması konusundaki tartışmaların da fitilini ateşlemiş oldu.

WannaCry

2017 yılında tüm dünyada büyük bir krize yol açan WannaCry, birçok şirketin bilgisayarını kilitleyerek ciddi hasarlar bıraktı. Bu saldırı, birçok ülkede bankalar, haberleşme ağları, hava yolları ve sağlık kuruluşları gibi birçok sektörü etkilemişti.

WannaCry, Windows işletim sistemlerindeki bir açıktan yararlanarak yayılan bir fidye yazılımıydı. Bu saldırıda, kullanıcıların dosyaları şifrelendi ve bir fidye sözlüğü yoluyla çözümlerine karşılık para talep edildi. Ancak, sistemleri etkileyen bir hata nedeniyle, birçok kişi bu fidyeyi ödeyemeden verileri kalıcı olarak kaybetti.

Kimliği henüz açıklanmayan bir grup tarafından gerçekleştirilen WannaCry saldırısı, yüz binlerce kullanıcıyı ve kuruluşu etkiledi. Aynı zamanda, bu olay dünya genelinde hack olaylarının yaratabileceği büyük etkiler açısından bir uyarı niteliğindeydi.

Kendinizi WannaCry ve benzeri saldırılardan korumak için, güncel yazılımlar kullanmak, sağlam parolalar kullanmak, dosyalarınızı düzenli olarak yedeklemek ve güvenlik duvarı gibi koruma yöntemlerini kullanmak en önemli önlemler arasında yer almaktadır.

North Korea

2017 yılında dünya genelinde birçok bilgisayarı kilitleyen ve büyük hasarlara yol açan WannaCry saldırısının arkasında Kuzey Kore hacker grubunun olduğu düşünülüyor. Saldırı, birçok kamu kurumunu ve özel sektör şirketini etkilemişti.

Uzmanlara göre, Kuzey Kore’nin ekonomik yaptırımlarla sıkıştırıldığı dönemde, halkın teknolojik kabiliyetlerini kullanarak saldırı düzenlemesi mümkündü. Ayrıca, Kuzey Kore hükümeti sık sık siber saldırılarla gündeme gelen ülkelerden biri olarak biliniyor.

WannaCry saldırısı sırasında, birçok şirket önemli verilerini kaybetti ve hasarlar büyük boyuttaydı. Bu saldırı, siber güvenlik açısından büyük bir uyarı niteliği taşıdı ve birçok şirket güvenlik önlemlerini yeniden gözden geçirdi.

JPMorgan Chase

JPMorgan Chase, Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük bankalarından biridir. Ancak, 2014 yılında yaşanan hack olayı banka için büyük bir utanç kaynağı oldu. Hack olayı sonucunda, 76 milyondan fazla JPMorgan müşterisinin bilgileri çalındı. Bu olay, dünyadaki en büyük finansal hack olaylarından biridir.

Yapılan araştırmalara göre, bu hack olayı devlet destekli bir saldırıydı. Uzmanlar, saldırının arkasında Rusya istihbarat servisi FSB’nin desteklediği Paikarim adlı bir hacker grubu olduğunu iddia ettiler. Saldırganların, JPMorgan ağlarına Trojan yazılımları aracılığıyla sızdığı ve müşteri bilgilerini ele geçirdiği tespit edildi.

Bu olay, bankaların güvenliği konusunda daha fazla endişe yaratırken, JPMorgan da bu hack olayından sonra büyük bir güvenlik yenilemesi yapmak zorunda kaldı. Bu olay, bankacılık endüstrisinin diğer oyuncularının da daha fazla güvenlik önlemi almalarını sağladı.

Paikarim

Paikarim adlı bir hacker grubu olduğu iddia ediliyor. Bu grup, 2014 yılında gerçekleşen JPMorgan Chase hack olayında 76 milyon müşteri hesabının bilgilerini ele geçirdi. Hack olayına ilişkin yapılan incelemeler sonucunda Paikarim grubunun Rusya istihbarat servisi FSB tarafından desteklendiği ortaya çıktı.

Paikarim, siber saldırılar öncesi hedeflerini iyi araştıran ve siber güvenlik önlemlerini aşabilecek teknik bilgiye sahip olan bir hacker grubudur. JPMorgan Chase hack olayıyla birlikte finans sektöründeki diğer büyük şirketlere de saldırılarda bulundukları belirlenmiştir.

Güvenlik uzmanları, Paikarim grubunun asıl amacının finansal casusluk olduğunu ve bu saldırıların Rusya’nın ekonomik çıkarları için gerçekleştirdiği bir operasyonun parçası olduğunu düşünüyorlar. Bu olay, finansal kurumların siber güvenliklerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamıştır.

Paikarim

Paikarim, JPMorgan Chase’in 2014 yılındaki hack olayının arkasındaki hacker grubu olarak iddia ediliyor. Rusya istihbarat servisi FSB’nin desteğini alan Paikarim, uzmanlar tarafından oldukça profesyonel bir saldırı düzenlediği için bu hack olayı uzun süre gündemde kaldı.

Paikarim’in hack olayını gerçekleştirirken, JPMorgan Chase’in 76 milyon müşterisinin kişisel bilgilerinin çalındığı ortaya çıktı. Bu bilgiler arasında isimler, adresler, telefon numaraları ve hatta sosyal güvenlik numaraları gibi hassas bilgiler de vardı. Bu hack olayı, finans sektörünün siber güvenliği konusunda da bir uyarı niteliği taşıdı.

JPMorgan Chase, olaydan sonra güvenlik tedbirlerini arttırdı ve bugüne kadar dünya genelinde 600 milyon dolardan fazla bir miktarın siber güvenlik çalışmalarına harcadığı biliniyor. Ancak yine de, Paikarim’in saldırısı JPMorgan Chase müşterilerinin özel bilgilerinin güvenliği konusunda endişelerin artmasına neden oldu.

adlı bir hacker grubu olduğu iddia ediliyor.

JPMorgan Chase hack olayının ardında, Rusya istihbarat servisi FSB’nin desteklediği Paikarim adlı bir hacker grubu olduğu iddia ediliyor. Bu grubun hedefinde JPMorgan Chase gibi büyük finans kuruluşları bulunuyor. Paikarim, siber suçlar konusunda uzmanlaşmış bir grup olarak biliniyor. Grup, diğer hacker grupları gibi, çalınan bilgileri çeşitli amaçlar için kullanmakta, özellikle finansal kazanç sağlamak ve politik amaçlar için kullanmakta. Bu hack olayı, finansal kuruluşların siber güvenliği konusunda ne kadar hassas olmaları gerektiğini bir kez daha göstermiş oldu. Bu tür saldırılara karşı alınacak önlemler konusunda, finans kuruluşları siber güvenlik uzmanları ve hükümet kuruluşları ile birlikte çalışarak daha etkili bir şekilde korunabilirler.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
En İlgi Çekici Hack Olaylarından 10 Tanesi

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir